Yeşil Sol’un adayı Seylan: ‘AK Parti’nin kalesi’ne itirazlar artıyor
ANKARABir önceki seçimde Ankara’dan bir milletvekilini Meclis’e getiren HDP, Yeşil Sol Parti ile bu sayıyı artırmayı hedefliyor.
Keçiören, Pursaklar gibi mahallelerin de içinde bulunduğu “zor” bir bölgeden; Ankara’nın 2. bölgesinden aday olan Yeşil Sol adayı İhsan Ceylan, bu bölgede yaşayan Kürtler, Aleviler ve Romanların maruz kaldığı ayrımcılık ve yoksulluğa dikkat çekiyor. “AK Parti’nin kalesi” olarak bilinen bu bölgede önemli itirazların yükseldiğini söyleyen Ceylon, “İkinci bölgedeki iktidarın manipülasyonları alt üst oldu” diyor.
10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği’nin kurucularından Ceylon, 10 Ekim katliamından bu yana adalet arayışının sürdüğünü, milletvekili adaylığının da bu adalet arayışının bir modülü olduğunu söylüyor.
5 Soru 5 Yanıt bölümümüze konuk olan Seylan’ın yanıtları şöyle:
‘ÜYELİĞİM 10 EKİM’İN ADALET ARAYIŞININ BİR PARÇASIDIR’
Neden milletvekili adayı oldunuz?
Siyasette yer almak bizim için esasen siyasi bir sorumluluktur. İçinde yaşadığımız toplumun sorunlarını derinden hissettiğimizde ve bu sorunlara bizzat maruz kaldığımızda, siyasi çalışmalarda aktif rol almak topluma karşı bir sorumluluğa dönüşür. Şahsen, elbette, birçok arkadaşımız gibi, geçmişten bugüne maruz kaldıklarımız, milletvekili adayı olmam için değerli bir motivasyondur. İçinde doğduğumuz coğrafi gerçekliğe baktığımızda ne yazık ki politik olma zorunluluğu doğuyor. YİBO’larda bir Kürt çocuğu olarak yaşadığım asimilasyon şiddeti ise, köyüme yapılan askeri operasyonlar ve devletin bize uyguladığı şiddet, kendimizi bir biçimde savunmanın gerekliliğini ortaya koydu. Politik çabanın bir parçası olarak örgütlenmek, daha hoş bir dünya yaratmanın neredeyse tek yoludur. Özellikle eğitim hayatım boyunca süregelen kimlik inkârı, doğal olarak bir Kürt olarak varlığımı yaşatma çabasını doğurdu. Ayrıca 103 kişinin hayatını kaybettiği Gar Katliamı’nda yakınlarım ve dostlarım da oldu. Adalet ve özgürlük arayışım 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği gibi bir sürece evrildi. 91 aydır adalet arayışımız devam ediyor ve katillerden hesap sorulana kadar da devam edecek. Milletvekili adayı olmam aslında bu adalet arayışının bir modülü. Amacımız bu katliam başta olmak üzere adaletsizlik ve şiddet ortamında toplumun barış ve adalet talebini artırmaktır. Meclis bu seslerin yankılandığı, tahlil yeri, adalet yeri olmalıdır.
“CUMHURİYET BİR YÜZ YILDIR DEMOKRASİ İLE BULUŞMADI”
Neden Yeşil Sol Parti’den aday oldunuz?
Yüz yıldır bu ülke birbirine benzeyen ama zıt iki kutup tarafından yönetildi. Bu iki statükocu güç bugün Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı olarak devam etmektedir. Şimdi yeni yüzlerle bir çizgiyi yeniden kuruyorlar ama zikirde ve hatta figürlerde fikir aynı. Bakın, 21 yıldır halkı açlığa ve sefalete mahkum eden bir yönetim var iktidarda. Ancak bu iki siyasi çizgi, bu ülkeye bir asırdır yıkımdan başka bir fayda sağlamamıştır. Benzer görünüyorlar. Halkın sesine ve taleplerine güvenmiyorlar. İşçiler, personel, kadınlar, gençler ve ezilenler yönetimden dışlanıyor. Bu iki siyasi çizgi de inkarcı, dışlayıcı, baskıcı ve cinsiyetçidir. Yüz yıldır cumhuriyet demokrasi ile tanışmadı. Bunun nedeni bu statüko siyasetidir. Yeşil Sol Parti ve onun devraldığı siyasi gelenek, yıllardır Türkiye’ye dayatılan bu iki seçeneğin dışında bir siyasi çizgide konumlanıyor. Biz buna üçüncü yol diyoruz. Bu ülkede farklı haklar, inançlar, diller ve kültürler yaşadığını söylüyoruz. Yine ekonomiden insan haklarına, emekten ekolojiye ve toplumsal cinsiyete kadar her alanda önemli krizler yaşanıyor. Ama bu hükümetler bu krizleri çözmek şöyle dursun, bizzat bizzat bu krizlerin kaynağıdır. Siyasi geleneğimizde parlamentoda farklı sesler yankılandı. Bizler Türkiye’de bir asırdır yönetimden, siyasetten ve kamusal alandan dışlanan, ömürleri bir ömür sayılmayan mazlumların partisiyiz. Yeşil Sol Parti, bir bileşen parti olarak Kürdistan’daki hak ve özgürlük mücadelesi ile Türkiye sosyalist hareketinin ittifakı ve kadınların emeği ile oluşturulmuş bir partidir. Yeşil Sol Parti, emek hakkı, kadın özgürlüğü, ekolojik toplum, inanç özgürlüğü ve insan haklarını temel alan bir partidir.
“CUMHURİYETİ DEMOKRASİ İLE BERABER GETİRECEĞİMİZE İNANIYORUZ”
Yeşil Sol Parti her türlü ayrımcılığa karşıdır; Cinsiyetçiliğe, nefret söylemine, sert ideolojiye, mülteci karşıtlığına, yaşlı ayrımcılığına ve hayvan zulmüne karşı bir parti. Ortada bir yaşamı, barış içinde bir yaşamı savunuyoruz. Her canın hakkını savunuyoruz. Bu kapsayıcılık, uzun vadeli çabaların mirasıdır. Partimizin emek ve inşa hafızası oldukça kuvvetlidir. Toplumu esas alarak ve toplum düşmanlığına karşı toplumu savunarak cumhuriyeti demokrasi ile buluşturacağımıza inanıyoruz. Bu devlette demokratik bir cumhuriyet kurabileceğimize inanıyoruz. Partimiz Yeşil Sol, herkesle birlikte herkesin hakkını savunur. Sadece direnmiyoruz, aynı zamanda inşa ediyoruz. HDP, çoğulcu yapısıyla dünyada benzeri olmayan bir oluşumdur. Siyasetimizde yürürlükte olan eşbaşkanlık sisteminden parlamenter modele kadar özgürlükçü mekanizmaları inşa ettik. Örneğin bizim partimiz bir kadın partisidir. Parti içinde gençlik ve kadın meclisleri kendi kararlarını veriyor. Siyaseti demokratikleştiriyoruz. Bu demokratik siyasi yapıyla toplumsal alandaki tüm sorunları çözebilecek kapasiteye sahibiz. İşte tam da bu nedenle HDP ciddi bir baskıyla karşı karşıya kaldı. Şimdi kapanma tehdidi altında. Belediyelerimize kayyum atadılar. Halkı, toplumu ve yereli temel alan bu fikrin statükocu güçler karşısında iktidar olmasını istemiyorlar. Ama buradan hükümete bir kötü haber vereyim, bu fikir çoktan toplumsallaştı. Kayyım rejimlerle partileri kapatarak halkın özgürlüğe koşmasını engelleyemezler.
‘SAVAŞ SARAYI ZENGİNLEŞTİRİR AMA İNSANLARI İNSAL EDER’
14 Mayıs 2023 seçimlerine hem iktidar hem de muhalefet başka bir değer atfediyor. Sizce bu seçimi kritik yapan nedir?
Türkiye bir yol ayrımında. Özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yürürlüğe girmesinden sonra ya cumhuriyet demokratikleşecek ya da otoriter rejim kalıcı hale gelecektir. Temelde böyle net bir eşikte bulunuyoruz. OHAL sonrası yaşanan hak kayıpları, baskı ve şiddet, tamir mantığıyla yaşanan yıkımın telafisi mümkün değil. Bu nedenle Yeşil Sol Parti’nin Meclis’te güçlü olması gerektiğini şiddetle belirtiyoruz. Yıllardır nefes nefese kalan halkımızın taleplerini karşılamanın yolu gerçek bir değişimden geçiyor. Bunu yapmanın yolu eskiyi yamamak, onarmak veya yeniden icat etmek değildir. Yıllardır Türk toplumunu ölüm göstererek sıtmaya ikna etmeye çalışıyorlar. Ancak Yeşil Sol Parti olarak üçüncü bir seçeneğin de mümkün olduğunu söylüyoruz. Bu ülke demokratikleşebilir, müreffeh olabilir, adil bir sistem kurulabilir, adil bir dağıtım olabilir, cinsiyetçi rejime son verilebilir ve kadın özgürlükçü bir toplum inşa edilebilir diyoruz. Buna inanıyoruz. Bunun tohumlarını yıllardır bu topluma ekiyoruz. Bu tohumlar HDP’de filizlendi. Ama yine de gerçeklerle çelişerek “ebedilik”in telaffuzu üzerinden suni bir düşmanlık yaratmak istiyorlar. Cumhuriyet tarihinden beri tekçi devlet kodları günümüzde hep bir biçimde üretilmiştir. Bizim temel sorunumuz bu. Davacıya “terörist” diyorlar. Bu açıklamayı insanların parasını çalıp yandaşlarına verme bahanesi olarak yapıyorlar. Halk neden soğan alamayacak duruma geldi diye toplumu bölüyorlar. Birbirlerine düşman olurlar. Bu eski bir gelenek. Bütün otoriter rejimler bunu yapar. Şili’deki diktatör de aynısını yapıyordu. Halk bir araya geldi, yoksulluğun hesabını sordu ve bu diktatörlük rejimine son verildi. Şimdi bak hala ‘kurşun kaç para’ diye soruyorlar ama soğanın fiyatını bilmiyorlar. Savaş sarayı zenginleştirir ama halkı fakirleştirir.
‘PEYGAMBER SEVGİSİ, SERMAYELER DIŞINDA HERKES FAKİRDİR’
Size göre Türkiye’nin en büyük sorunları neler?
Keşke birkaç konu ile ülke meselelerini konuşabilsek. Ne yazık ki nereye baksak. Ekonomiden insan haklarına, ayrımcılıktan şiddete, savaş siyasetinden kutuplaşmaya, özgürlüklerin kısıtlanmasından baskıya, çevre sorunlarından erkek şiddetine kadar geniş bir yelpazede çok önemli sorunlar var. Bugün bu ülkede bir avuç yandaş ve güçlü olmayan kapitalist dışında herkes fakir. Zenginler sarayın çevresine yuvalanmış durumda ve geriye kalan yüzde 99’luk kesim ise yoksulluk içinde.
21 yılda bu ülkeyi nasıl böyle bir uçuruma sürüklediğini biliyor musunuz? Bunun temel nedeni, cumhuriyetin bir asırdır yapısal sorunlarını çözememiş olmasıdır. Ayrımcılığı, baskıyı, şiddeti ve adaletsizliği ortadan kaldıracak bir cumhuriyet olsaydı, tek adam rejimi bu kadar kolay kurulmazdı. Demokrasi olsaydı ülke bu kadar çabuk uçuruma düşmezdi. Bugün 90’ların şiddetiyle yüzleşilseydi, 90’ların rakamları siyasete girmek şöyle dursun, yeni bir yüzle yargılanacaktı. Bu nedenle Yeşil Sol Parti olarak ‘ne statüko ne restorasyon’ diyoruz. Yapısal sorunlarla yüzleşelim ve adım adım çözelim diyoruz.
Ekonomi artık bu ülkenin en temel sorunlarından biri. Yeşil Sol Parti ekonomik krizi adil bir dağıtımla, bütçe tercihlerini değiştirerek, ülke kaynaklarını rant ve talanla değil, Halk için harcayarak, Demokratik Ekonomi Modelimiz ile çözecektir. Kürt Sorunu bu ülkenin en temel sorunudur ve başka sorunların da kaynağıdır. çözeceğiz Muhataplarıyla demokratik yollarla analiz edeceğiz.
Cumhuriyetin temel sorunlarından biri cinsiyetçi rejimdir. Bir kadın partisi olan Yeşil Sol Parti ile cinsiyet temelli sorunlar çözülecek. Bu bakımdan bu seçimler yeni yüzyılın nasıl bir yüzyıl olacağını belirleyen bir seçimdir. Bu yüzyılın kurucu gücü Yeşil Sol Parti ve onun geleneğini aldığı siyaset olacaktır. Anahtar bizde. Tüm konuların analiz anahtarı bizde.
‘AKYURT, ÇUBUK, PURSAKLAR’DA KÜRTÇEYİ SESLE KONUŞAMAYACAĞINI KONUŞANLAR VAR’
Aday olduğum şehirde Ankara halkı perişan durumda. İktidar etrafında kümelenmiş bir avuç insanın dışındakiler, yani halk yoksulluk içindedir. İktidar ırkçı bir politikayla halkın gerçek sorunlarını örtbas etmek istiyor. Ancak halkın gündemi yoksulluk, emek, sömürü sistemi, ayrımcılık, şiddet, temel hak ve özgürlükler. Ancak iktidar burada da halkları birbirine düşürmek istiyor. Yıllardır Kürtlerin yaşadığı bir şehirdir. Kürtler yüzyıllardır bu topraklarda yaşıyor ama yine de şiddetin hedefi konumundalar. Nesillerdir Ankara’da yaşayan Kürtler hâlâ ayrımcılığa maruz kalıyor. Ancak tıpkı Kürtlerin şehrin tüm emeğini üstlendiği gibi. Üretirler, ekonominin bel kemiğini oluştururlar. Hala dillerini rahat kullanamıyorlar. Akyurt, Çubuk ve Pursaklar ilçelerinde Kürtler sokakta Kürtçe konuşamadıklarını, apartmanlarda yüksek sesle konuşamamanın sıkıntısını yaşadıklarını anlattılar. Kürtçe bildikleri için pazar yerleri kapatılan pazar esnafı var.
Öte yandan Alevilere yönelik ayrımcılık devam ediyor. Örneğin Aleviler Keçiören’de İncirli ve Piyangotepe’ye gidiyor; Çubuk’ta ücra köylere sıkıştırılmış durumdalar. Romanlar şehrin gettolarında yaşam mücadelesi veriyor. Geçen hafta Kale Mahallesi’ni ziyaret ettik. TBMM’den sadece birkaç kilometre uzakta, Ankara’nın göbeğinde, mahalleyi dolaşmak, halkın sefaletini görmek için yeterlidir. Başkentte durum böyleyken, ülkenin geri kalanını düşünün.
‘AKP’NİN KALESİ’ DENEN İKİNCİ BÖLGEDE İKTİDARIN MANİPÜLASYONLARIYLA KARŞILAŞIYOR
Bu gerçeğin en çok farkında olan insanlardır. Sarayda yanınızda sadece bir adam varken Kale Mahallesi’ndeki Romalılar açlığın sınırında hayatta kalmaya çalışıyor. Yoksulluğu kader takdim edenlerin, inancı ve ana dili yasaklananların, şehrin tüm üretim emeğini omuzlayan işçilerin iradesi bu sistemi değiştirecektir. Bunu açıkça görüyoruz. Ülkenin her yerinde bir taban dalgası yükseliyor. Elbette seçimle her şeyin biteceğine, sadece seçimle sorunların ortadan kalkacağına inanmıyoruz ama bu bir başlangıç olacak. Bir adım olacak ama değerli bir adım. Önemli bir yükselen itiraz var. “AKP’nin kalesi” olarak adlandırılan ikinci bölgede ise iktidarın manipülasyonları ters yüz ediliyor. Yeşil Sol Parti olarak Kürtlerin, Alevilerin, Romanların, emekçilerin ortak iradesi camdan konakları yıkacaktır. 1 Mayıs’ta gençliğin sloganı vardı: Kerpiç Evlerden Sarayları Yıkmaya Geldik, çünkü bu seçim yoksullarla saray arasında olacak. Türkleri, Kürtleri, Romanları, mültecileri ile halk “yeter artık” diyor. Nefes almak istiyor. Barış istiyor. Aday olduğum ikinci bölge ise Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi birçok kimliğe, inanca ve kültüre ev sahipliği yapıyor. Halk da hükümetin kutuplaştırma ve ayrıştırma politikasını yeterince okuyor. Ankaralıların değişime büyük bir umudu ve inancı var.
Nasıl bir Türkiye hayal ediyorsunuz, milletvekili olursanız hangi konuları gündeme getirmeyi ve önceliklendirmeyi düşünüyorsunuz?
Tüm arkadaşlarım gibi ben de mazlumların sesini Meclis’e taşımak istiyorum. Ankara’daki kronik sorunların analizi üzerine çalışacağım. Mecliste insan hakları mücadelesini sürdüreceğim. Yaş ayrımcılığı nedeniyle siyasetten dışlanan gençlerin sesi olacağım. Ankara Garı katliamı başta olmak üzere halka karşı işlenen suçların ortaya çıkarılması, adaletin sağlanması için çalışacağım. Kanun yapım süreçlerinde halkın taleplerinin dikkate alınması için çalışacağım. Yoksullukla mücadele etmek istiyorum. Kamu bütçesinin üretim süreçlerinde halkın parasının halk için harcanması için çalışacağım. Çocuğa karşı işlenen her türlü suçun ortadan kaldırılması ve çocukların toplumsal özne olarak kabul edilmesi için çaba göstereceğim. Şiddet amacıyla yerleştirilen mültecilerin sorunlarının çözümü için çalışacağım. Her şehri, suyu, dereyi, havayı, toprağı sermayeye sunarak doğanın katledilmesine karşı çıkacağım. Çocukluğumdan beri maruz kaldığım şiddet ve ayrımcılığın yeni nesiller tarafından yaşanmaması için partimle birlikte Kürt Sorunu’nun demokratik tahlili için çalışacağım. Alevilerin Ankara’da inançlı yaşamaları için çalışacağım. Romanların yoksulluk içinde yaşamalarının kaderi olmadığını biliyoruz, Romanlara yönelik ayrımcılık ve her türlü şiddetle mücadele etmek istiyorum. Mültecilerin korkusuz yaşaması için çalışacağım. Ankara’nın barış şehri olması, üreten emekçilerin iktidar olması için onların sesini Meclis’e taşıyacağım.